Ekrem GÜYER
Üç yaşında ailesi birlikte İzmir'e yerleştiler. İlk eğitimleri İzmir'de geçti ve en son İzmir Namık Kemal Lisesi'ni bitirdi.
1944 yılında Ankara Radyosunda ses stajyerliği yapan Müzeher Özerinç ile tanıştı ve bu arkadaşlık nikah masasına kadar gitti. Bu mutlu evlilikten iki yıl sonra (1946) Metin isminde oğulları oldu. Sanatkâr ailenin çocuğu olan Metin Güyer'de ileride TSM Solisti oldu.
16 Şubat 1954 tarihinde aniden rahatsızlanan Ekrem Güyer, Ankara Numune Hastenesine kaldırıldı. Üç gün süren yoğun bakım süreci sonunda 19 Şubat 1954 tarihinde hayata gözlerini yumdu.
Sanat Hayatı
Şair ve sanatkâr babasının etkisinde kalan Güyer, daha beş yaşında olmasına rağmen gramafon plaklarda dinlediği şarkıları birinci dinleyişinden sonra evinin avlusunda oturur kendi kendine söylemeye başlardı. Evde ud dersi alan ablasından etkilenerek, 12 yaşında ud, tanbur ve bağlama çalmasını öğrendi. Ağabeyi Nevzat Güyer'le birlikte okuldaki etkinliklerde şarkı söyleyerek iyiden iyiye musikinin içine girmeye başladı.
1943 yılında Ankara Radyosu'nun açtığı stajyer solist sınavına girdi. Mesut cemil Bey'in başkanlığındaki sınavi sadece Ekrem Güyer kazanarak radyo evinde çalışmaya başladı. Eşi Müzeher Güyer ile birlikte çalışmalarını ilerlettiler ve bestecilik hayatı başladı.
Çok kısa süren bestecilik hayatında 36 eser besteledi şarkıları günümüze kadar tazeliğini korudu. Nihavent makamında "Unutturamaz seni hiçbir şey", "Ayrılmak ne kadar zor unutulmak çok acı", Hicaz makamında, "Hançer-i aşkınla ey yâr" ve Kürdilihicazkar makamındaki "Yollarda kalan gözlere yaşlar doluyor" şarkıları yıllarca dillerden düşmedi.