Kaptanzade Ali Rıza Bey

 

Kaptanzade Ali Rıza Bey
 


Ali Rıza Bey, Mecidiye Kruvazörü Süvarisi Mehmet Bey'in oğlu olan Ali Rıza Bey 1881 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Babası kaptan olduğu için "Kaptanzade" olarak anılmıştır.

Tahsilini İstanbul'da yaptı. İstanbul Gümrük Müdürlüğü'nde memur olarak çalıştı. Daha sonra ayrılarak serbest hayatta gümrük komisyonculuğu yaptı.

8 Haziran 1923 yılında Cabir Vada'nın kızı Hikmet Hanım'la evlendi ve bu evlilikten çocukları olmadı.

Bestekârlığının yanında iyi bir aktör ve operet olan Ali Rıza Bey, bestelediği "Macun okkası" ve "İstanbul efendisi" operetlerinde kendisi de rol aldı ve başarılı oldu. Ayrıca çok güzel "Karagöz ve Hacivat" orta oyunlarını oynatırdı.

1905 yılında kanun çalmasını öğrenerek musikiye başladı. Yüze yakın beste yaptı fakat kendini hep zirvede tutan fantezi şarkıları oldu. İlk eserini Nihavent makamında "Issız gecede ben hicranı düşündüm" aksak şarkıyı besteleyerek başladı.

Issız gecede ben hicranı düşündüm
Sensiz geçen ömr-i perişan-ı düşündüm
Beyhude-i aleme gark-i canı düşündüm
Hep hake düşen sine-i cananı düşündüm


Şarkıları arasında Nihavent fantezi şarkısı "Yıldızların Altında" şarkısı günümüze kadar tazeliğini korumakta olup dans müziği olarak ta devamlı icra edilmektedir. Hatta günümüzün Türk Hafif Müziği sanatçılarının sık kullandığı şarkıdır.

Benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında
Sevişmek ah ne hoştur yıldızların altında
Yanmam gönlüm yansa da ecel beni ansa da
Gözlerim kapansada yıldızların altında
Mavi nurdan bir ırmak gölgede bir salıncak
Bir de ikimiz kalsak yıldızların altında


Ömer Bedrettin Uşaklı'nın şiirini Hicaz makamında besteledi.

Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına
Ey ufuklar diyorum yolculuk var yarına
Ayrılık görülmüşken yar tutmuyor elimden
Misafirim bu gün ben gurbet akşamlarına


Bu şarkı Hicaz makamının en güzel şarkılarından biri olarak kabul edilir. Bir başka sanat değeri olan şarkısı "Her tel saçı bir ter dudağın değdiği yerdir" Kürdilihicazkar bestesinin sözleri de kendine aitti.

Her tel saçı bir ter dudağının değdiği yerdir
Uslanmadı, yaşlanmadı, hayret senelerdir
Bir gül ki henüz gonca gibi rayiha verir
Uslanmadı, yaşlanmadı, hayret senelerdir


Ömer Bedrettin Uşaklı'nın bir başka güftesini de Segah makamında besteledi.

Gel gitme kalmasın gözüm yollarda
Her taraf bu akşam sel fidan boylum
Çılgınca dağları saran bu karda
Geçilmez o Çamlıbel fidan boylum

Bu akşam ben gibi sen de mahmursun
İlişme kolların boynumda dursun
Karanlık geceme güneş olursun
Gel gitme bu akşam, gel fidan boylum


Tayyareci Fethi ve Fazıl Bey için Filorinalı Nazım Bey'in güftesini hazırladığı "Telli turna gibi uçtun" isimli şiiri marş olarak besteledi. Bir başka Nihavent eseri "Akşamı süzme deniz" sözleriyle başlamaktadır.

Akşamı süzme deniz
Renginden gözüm yandı
Engindeki pembe iz
Gönlümde halkalandı

Ufkun kızıl ateşi
Yanan derdimin eşi
Ruhumun solan güneşi
Gurbetin gülü sandı

16 Şubat 1934 tarihinde konser vermek üzere gittiği Edremit'te kalp krizi geçirerek hayata veda etti.
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam164
Toplam Ziyaret936233
Hava Durumu